İzmir Kemalpaşa’da Deprem Sonrası Dayanışma

Deprem Felaketinin yaralarını sarmak için hep beraber çabalamak bu sürece katılan tüm aktörler için “bir arada yaşama” duygusunu güçlendiren dönüştürücü bir deneyim oldu. Deprem mağdurları ile bu felaketten doğrudan etkilenmemiş vatandaşların ve STK’ların doğrudan dayanışması, hatta birlikte kamuyu da seferber etmeleri yer yer yeni ve kimlikler ötesi bir “bir arada yaşam” deneyimine yol açtı.

Deprem bölgesi ve yardım merkezlerinin yanı sıra, ilimize gelen deprem bölgesinden gelen ailelerin yerleştirildiği İzmir Kemalpaşa TOKİ Evleri de bu dayanışma deneyiminin yaşandığı yerlerden biriydi.

Depremin dördüncü gününden sonra bölgeden İzmir Kemalpaşa TOKİ Evlerine gelen ailelerin sayısı önce 20, 30, derken 50 ve şu anda 70 aileye kadar yükseldi. Gelip dönenler de oldu. Acılar çok ve derindi: Enkaz altından çıkan, yaşama tutunmaya çalışan, kimisi çocuğunu, kimisi gelinini, annesini, babasını, torununu kaybeden insanlarımızdı söz konusu olan. TOKİ evlerine yerleştirildiler, ancak ilk anda ne bir eşya ne bir gıda yardımı vardı.

TOKİ Evleri, Kemal Paşa’ya yarım saat uzaklıkta Çambel köyüne bağlı bir yerleşim alanı. Otobüs yok, öğrenci servisi yok, ısınma, doğalgaz bağlantısı sorunlu. Su üst katlara çıkmıyor. İnsanların, paraları olsa bile ihtiyaçlarını temin edebilecekleri yakın bir bakkal ya da market yok. Vakıf olarak deprem bölgesinden dönüp kentimizdeki bu mahalle ile temasa geçtiğimizde güvenlik sorunu yaşayan, korkan, kaygı duyan, yalnız bırakılmış insanlar, okul servisi olmadığı için okula gidemeyen çocuklar vardı karşımızda. Kendilerini dinleyecek, yalnızlıklarını bir parça merhem olacak bir ortam yoktu. İşsizlik vardı, büyükler iş bulmak istiyorlardı. Çalışmak istiyorlardı.

Sivil İnisiyatif Kurumların Seferberliğini Hızlandırıyor

İlk adım olarak tüm kurumları -Belediye, Kaymakamlık, şirketler, yardımseverler- daha aktif hale getirerek temel ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Kadınlar ile toplantı yapıp, kadın WhatsApp grubunu kurduk. Buradan ihtiyaçlarını daha rahat yazmaya başladılar. Grupta belediyenin sözcüsü, kadın dayanışmasından arkadaşlar ve bizler vardık.

Okula gidemeyen çocuklarımızın sorununu deprem bölgesinden gelen bir anne ve Çambel muhtarı ile beraber Çambel Okul Müdürü ve Kemalpaşa Kaymakamı ile görüşerek çözebildik. 24 Nisan’da ilkokul servisi, 25 Nisan’da ise Belediyenin TOKİ - Kemalpaşa otobüsü sefere başladı.

Dayanışmayı Örgütlemek

Ramazan’da dayanışma içinde iftar yemekleri yapıldı. Gelen yardımlar düzenli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine iletildi. Çambel okulunun kitap ihtiyaçları BAYETAV aracılığı ile sağlandı, sağlanmaya devam ediliyor. Kırtasiye, kitap ve ayni yardım bağlantıları kurarak, ihtiyaç sahipleri ile bunları karşılamaya gönüllü olan ailelerimiz arasında bir köprü oluşturarak sıkıntılarını aşmaya çalıştık, halen de çalışıyoruz.

Buradaki aileler için, gelmek zorunda kaldıkları yeni kentte bir iş bularak kendi ayakları üzerinde durmak, maddi koşullarının iyileşmesi kadar kaybolan özgüvenlerinin geri kazanılması ve şehre entegre olmaları açısından da çok önemliydi. Belediye ve Kaymakamlık aracılığı ile bulunan işler kadın grubunda paylaşıldı. Şu anda birçoğu bir şirkette çalışıyorlar.

Hayatı Normalleştirmek için Ortak Akıl

Bütün bu süreçte çok sayıda STK ve kurum birlikte hareket etti: 18 Nisan'da EÇEV ,TOKİ çocukları ile etkinlikler yaptı. 29 Nisan’da İzmir Türk Koleji mahalledeki çocuklarımız için büyük bir şenlik düzenledi. Bu etkinlikler sırasında çocukların yüzünde okunan mutluluk hepimize, tüm mahalleye yansıdı. Önümüzdeki günlerde BOM (Başka Bir Okul Mümkün Derneği) eşliğinde planlanan orman yürüyüşleri de çocukların doğa ile ilişkisini onarmaya yardımcı olacak.

Sadece kurumlar değil, gönlü zengin bireyler, gönüllüler de ellerinden gelen tüm desteği seve seve, cömertçe verdi, vermeye devam ediyor: TOKİ’de bulunan bir dükkânı mal sahibi kullanılmak üzere geçici olarak buraya gelen ailelere tahsis etti. Muhtar ve şantiye şefi aracılığı ile eksikleri tamamlandı ve gönüllü görev alan dört kadınımız aracılığıyla temizliği yapıldı. Mayısın ilk haftası bağış olarak verilen dükkân yaşam alanına çevrildi. Kadınlarımızın önerisi ile ismine SEVGİ ATÖLYESİ dedik. Burada kadınlar için el işi atölyeleri başladı. Atölyenin ilk ürünleri 3-4 Haziran’da, BAYETAV ve Kemalpaşa Belediyesi desteği ile Kiraz Festivalinde kurulan “Sevgi Atölyesi” standında satışa sunuldu. Sevgi Atölyesinde Cumartesi kamu kurumları ve gönüllü öğretmenler ile çocuklar için müzik atölyesi düzenleniyor. Ne yazık ki Sevgi Atölyesi için kullanılan bu geçici mekânın bir süre sonra yeni sahiplerine bırakılması gerekecek.

Hayatın normale yakınlaştırılması için maddi koşulların iyileştirilmesinin yanı sıra deprem ve kayıplar nedeniyle ruhlarda açılmış derin yaraların sarılması, travmaların iyileştirilmesi için de çaba göstermek de gerekiyordu: Vakıf olarak psikolojik destek hattımız devreye girerek iyileşmeye katkıda bulundu.

Deprem Bölgesi Üreticileri İzmir’de

Antakya, Hatay, Samandağ, Defne, Kahramanmaraş, Osmaniye deprem bölgelerinden gelen üreticiler ile 27 Nisan günü Çeşme Alaçatı festivalinde bir arada olduk. Vakıf gönüllülerimiz stantların kurulmasında ve organize edilmesinde bölgeden gelen üreticilere destek oldu. Üreticiler ilk gün kaygılıydı, getirdikleri ürünleri satamamaktan endişe ediyorlardı. Belediye, yerel gazeteciler ve bizlerin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar ile satışları arttı, yalnız olmadıklarını hissettiler, kaygılar yatıştı.  Kermes sonunda da Belediye ve gönüllüler marifetiyle kalan tüm ürünlerini alarak, onları uğurladık.

Ötekiler, Bizimkiler Oluyor… Birlikte Örgütlenince

Kısacası, depremin derin acısını taşıyan bu insanlarımızın hayatları hala kolay olmasa da yüzler az da olsa gülüyor; korku, kaygı, kimsesizlik hisleri biraz dağılmış durumda. Bahar ve yaz biraz daha doğal neşeleri ile karşılanıyor. Hayat biraz daha normal akıyor. Bir de yepyeni dostluklar tanışmalar yeşeriyor. Bir şey daha var: Bunları hep beraber el ele sağlamış olmak, ortak amaçlar için örgütlenme becerisi kazanmak sadece depremzedelere değil herkese çok iyi geliyor. Ülkede ve bireysel hayatlarımızda olagelen tüm olumsuzluklara rağmen hayata, hayatlarımıza, yanı başımızdaki ve uzaktaki ötekilere yepyeni bir umutla, yeniden bir toplum olma ihtimalinin umuduyla sarılıyoruz. Ötekiler bizimkiler oluyor adeta, çünkü birlikte örgütlenebiliyoruz hayatı iyileştirmek üzere.