Bir Arada Yaşarız Destek Programı kapsamında 2023 yılında
desteklenen proje çerçevesinde hazırlanan ve e-kitap formatında yayımlanan Türkiye'de
Mülteci Karşıtı Söylemler: 2020 Sonrasına Dair Karşılaştırmalı Bir Okuma
adlı araştırma çalışması, ülkedeki göç politikasının değişimini ve kırılma
noktalarını ortaya koyuyor.
Vakfımız desteğiyle Zeynep Özen Barkot Hocamız tarafından yürütülen
araştırma projesi çerçevesinde kaleme alınan araştırma kitabı Türkiye'deki
mülteci karşıtı söylemleri ele alıyor ve son 3 yıllık dönemde ülkede giderek
artan mülteci karşıtlığının bir panoramasını sunuyor. Çalışma, 2020-2022 yılları arasında
Türkiye'de hem siyasi iktidar hem de muhalefetin mültecilere olan yaklaşımını,
medya analizi ve İzmir'deki sivil toplum aktörleriyle yapılan saha
araştırmasından elde ettiği bulgularla haritalandırıyor.
İktidar Sandığımız Kadar Mülteci Dostu mu?
Çoğu zaman Türkiye'deki siyasi iktidarın muhalefet
kanadındaki birçok isimden daha mülteci dostu bir politikaya sahip olduğu
düşünülüyor. Özellikle açık kapı politikası ve bunun üzerinden geliştirilen
ensar söylemi, bilhassa AKP'nin mültecilere daha şefkatli bir yaklaşım
sergilediği yönündeki genel kanının temelini oluşturuyor.
Ne var ki söz konusu araştırma kitabı bunun tam tersi yönde
bulgulara sahip: AKP'nin temsil ettiği ulusal göç politikasının 2019'dan bu
yana büyük bir değişim gösterdiğini, öncesinde daha ılıman bir rota izleyen
siyasi iktidarın düzensiz göçle mücadele stratejisi kapsamında mülteciler
üzerinde denetim ve baskı kurduğunu söylüyor. Sadece düzensiz göçmenlerin
değil, aynı zamanda geçici koruma altındaki Suriyelilerin de bir güvenlik
meselesine dönüştürüldüğünü verilerle ortaya koyan analiz, göçün kriminalize
edildiği bir politikaya geçiş yapıldığını gösteriyor. Benzer şekilde kitap,
mültecilerin/göçmenlerin entegrasyonuna yönelik AKP'nin herhangi bir
stratejisinin olmadığını, vatandaşlık hakkının ise iktidarın gündeminden
tümüyle düştüğünü aktarıyor.
Muhalefetin Handikapları
Kitap aynı zamanda ana muhalefet ve sol siyasette yer alan
diğer partilerin mültecilere ilişkin yaklaşımını da ele alıyor. Bu noktada ana
muhalefetin geri gönderme esaslı mülteci söylemi öne çıkarken, sol eğilimli
diğer siyasi parti ve oluşumların bu meseleye yeterince ağırlık vermediği
görülüyor. Bunun yanı sıra araştırmada, genel olarak muhalefetin gerçekçi ve
hakkaniyetli bir göç politikasında uzlaşamadığının ve mültecilere ilişkin
söylem ve uygulamaların siyasi iktidarın hegemonyasında kaldığının altı
çiziliyor.
Sivil Toplum Aktörleri Ne Düşünüyor?
Araştırma kapsamında İzmir'de mülteci alanında çalışan sivil
toplum aktörleriyle yapılan mülakatlar, en önemli engellerden birinin giderek
artan mülteci karşıtı söylemler olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya
katılanlar, mülteci karşıtlığı ile mücadelede yerel yönetimlere büyük önem
veriyor. Yerel yönetimler, gerek sahip oldukları kaynakların adilane
paylaşımında, gerekse de mültecilere yönelik yeni temsil ve iletişim
stratejisinin geliştirilmesinde kritik aktörlerin başını çekiyor. Kent
sakinlerinin perspektifini değiştirmenin önemine de vurgu yapan sivil toplum
aktörleri, yerel ölçekte uygulanabilir mülteci politikalarının oluşturulmasına
dikkat çekiyor.
Erişime açık olan araştırma kitabının tamamına bu linkte
ulaşabilirsiniz.